Kayıtlar

2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ay ışığı olabilir misin?

Ben denize aşık bir serseri,sen ise dalgaların sesine vurgun narin bir güzel. Gitsek öylece uzaklara ardında nee bıraktığını düşünmeden,işin,okulun,arkadaşların,ailen,doğup büyüdüğün şehir,tüm benliğini bırakıp yeni bir sonsuzluğa benimle bu yolculuğa çıkmaya ne dersin? +Seninle mi senin gibi bir serseriyle mi.Geceleri içmekten adını bile unutan,bütün parasını yıllanmış nadide şarapları için harcayan.Her limanda bir sevgilisi bulunan seninle.Söyle neden geleyim.Nasıl inanayım sana.Seninle yola çıkmak düpedüz delilik. -Güzel diyorsun ama zevkimi de biliyorsun.Şarapları güzel yapan ömürleridir.Tıpkı senle ben gibi.Evet serseriyim size göre sana göre.Kim bilir belkide çapkınım.İnsanların,doğanın güzelliklerine hayran olup bakakalmam belkide yasak ve ben bunu bilmiyorumdur.Diyorsun ya delilik.Evet hadi bir delilik yap senin tabirince.Kuralların olmadan,ön yargıların,kuşkuların,keşkelerin olmadan yalnızca bana tutunarak gel.Beni yalnızca ben olarak gör.Nitelendirme sıfat koyma,eleştirme.
Resim
İnsanlar ve hüzünleri,anlamsız gülüşleri,arkadan konuşmaları,strateji planları.Yokluktan hep yoksunluktan.Sevgi eksik.Eksikler tamamlanmaz mı zamanla bilinmez ama zamanla eksilen bir sevgi olur mu?Seversen bağ olup tutunursun her gün daha fazla.Her gün bir ilmek daha fazla atarsın.Kördüğüm yapmazsın.Yapmak istemezsin.Peki ya şimdi ne oldu? Hayat mı yordu? Çıkarlar mı çoktu? Zaman mı yetersiz İnancım mı gereksiz.

Konu ''sen''

Resim
 ''Aklı başında bir adamın bahsini etmekten haz duyacağı konunun ne olduğunu bilir misiniz?'' Bugünün konusu insanlar.Mutlu insanlar,mutlu eden insanlar.Dünya da dertleri başkaları olmayan insanlar.Daha doğrusu kim nerede,ne yapıyor,neden bunu giymiş nasıl bunları yer?olmayan insanlar diyorum.Evet öyle insanlar gerçekten kaldı mı diyorsunuz,biliyorum.Yalnız olmadığımı dünyada hala biraz insanlık kırıntılarını taşıyan insanlar olabileceğini gördüm ve bu beni ümitlendirdi.Hala ulaşabileceğimiz,hayata kazandırabileceğimiz,tek düzeliklerden uzaklaştırabileceğimiz birileri nefes alıyor bu hayatta.İnanılır gibi değil.Büyük bir mutluluk var içimde. Güzel bir ezgiye eşlik edelim Sabaha kadar şenlenelim Susarak da anlaşabilelim...

Yangın ile Rüzgar

Sen bana yangın ol efendim,ben sana rüzgâr... Tam da öyle oldu diyebiliriz aslında.Sen benim koca yangınım,ben ise senin güzel yaz akşamlarındaki yelin oldum. Duygular kalpte tutuşuyordu, diller ifade edemiyordu bu ateşi. Kadehler dindiremiyordu bu kederi. Öyle bir şevkdi  ki kadının adama duyduğu,adam duysa kalbi yetmezdi.O kadar sıradandı ki kadınların ona olan aşkı(!) bunu da onlardan biri sanıyordu.Ama kadın ise bir o kadar farkındaydı bu adamın diğerleri gibi olmadığına.Kadın da kendine yediremiyordu.Bir adam için nasıl böyle hissedilir diyordu.Bugüne kadar erkekler de o kadın için karşı cinsten başka bir şey ifade etmiyordu.Sözleri,yürüyüşleri,gördükleri,gösterdikleri hepsi birbirinin aynısıydı ona göre.Nasıl mı oldu peki bu.Kadın bu tek düzeliklerden sıkılmış tam bir karar aşamasında iken o çıkıyor karşısına.Ben geldim der gibi.Kadın umursamaz bir şekilde kendini olayların gidişatına bırakır.Bu gelen adamın da diğerlerinden bir farkı olmadığını düşünür ümitsizce.Günler geçe
''İçsek ama deli gibi,sarhoş olup küfretsek hayata.'' Bazen dolarsın.Yazarsın, yazarsın dökülemezsin bazen.Yorgunsundur.Dinleyemezsin.Bağırırsın.Dindiremezsin öfkeni.Çığlıkların içini soğutmaz.Başkasını yaralasa da dönüp bakamazsın.Bıkarsın.Gelmişe geçmişe sayarsın.İçersin.Şişeler sıra sıra biter.Gidersin denizler,sahiller,yakamoz boyu.Solarsın.Bir çiçek misali.Boynu bükük.

Mükemmel olamam

Hayat bir kusursuzluk çizgisi değildir ve sen de o çizgide gitmek zorunda olan bir asker değilsin.Peki o zaman neden mükemmeliyetçilik  dediğimiz kavram ortalıkta kol geziyor.Neden hep bir suçlusu olmak zorunda yaşananların.Suçlu olmak zorunda çünkü olayda ''mükemmellik'' kavramı diye bir şey var.Kimsenin gerçekte ne olduğunu bilmediği,nasıl yapıldığını ya da yaşadıklarının o olup olmadığını,bu yargının kimin kıstaslarına göre belirlenildiği de bilinmiyor.Hayatımızı yaşarken en mükemmel şekilde yaşamak istiyoruz.Ama bu en mükemmellik nedir?Neden biz plan yapmadan yarını hesaplamadan,günün bugünün bize getirdiklerini yaşayamıyoruz.Hep bir birikim,hep bir plan.Aslında çoğu zaman ne yaptığını bilmeyen sadece öyle olması gerektiğini düşünen insanlar topluluğu hep.Sürü psikolojisi de böyle bir şey.Kendi isteklerin,yeteneklerin,hayatının getirdiklerini değil de başkalarının yapılması gerekenler listesini onaylayan bir sürü düşünmeyen insan.Düşünmeyen diyorum.Çünkü şu an hangi

Bende 'sen'

Başımı omzuna koyduğumda başlardı hayat.Nefesini duyduğumda açılırdı gözlerim. sesini duyduğumda ritimlenirdi kalp atışlarım.Sonra başımı omzundan kaldırıp yüzüne bakardım.o bebekler kadar masum yüzüne.gözlerin sanki bir şiirin en güzel mısraları.kirpiklerin sayılabilecek kadar güzel sürmeli kirpiklerin.Sana her baktığımda sanki bir cennete yasak girmiş küçük bir çocuk gibi hissediyordum.O kadar büyüleyiciydi ki o kadar eşsizdin ki o çocuk saflığımla algılayamıyordum.Sonra ellerin ulaştı ellerime.Kalbim o kadar hızla çarpıyordu ki işte dedim işte şimdi öleceğim.Bir şey vardı hareket edemiyordum,konuşamıyordum.Sadece bu mucizevi duyguyu hissedip,seni izliyordum.Sen bir şarkının en güzel melodisi.Seni dinlemek ah ne huzur bir bilsen.Durdun.Sustun.Aslında buna susmak denirse tabi.Dilin susmuştu ama gözlerin hala konuşuyordu benimle.Tereddüt etmeden sevginin çokluğuyla sarıldın.Öylesine farkında değildin ki sarılırken ne kadar sıktığını.Kaburgalarım sanki başka bir bedene geçiş yapıyordu a
Sesler aslında sadece kulakla duyduğumuz şeyler değildirler. Bazen o kadar sağır olursun ki söylenenlere, gördüklerine umarsız, duyarsız kalırsın. Gürültü sadece ses karmaşası değil benim için duygu karmaşası da bir gürültü. O içinde kalınan kaos hiç bir ses karmaşasına benzemez. Bazen olur, bazen kelimeler ayrık kalır cümleler ayrı bir dünyadır. Ama aslında hiç bir cümle yaşadığımız duyguları anlatacak kadar yetkin değildir. Dünyanın en iyi yazarı, şairi, bestekarı  da olsan o hissi senin hissettiğin gibi karşıdakine yansıtamazsın. Duyar ama dinlemez, bakar ama görmez ve hiç bir zaman senin gibi hissedemez.
'' Herkes istediği kadar koşsun.Beni anlayacak insan,oturduğum yerde de beni bulur''. [Oğuz Atay]
Yarın pişman olmamak için bugünü tamamiyle yaşamak gerekir.Bugünün tekrarı olmaz hayatta.Hiç kimsenin olmadığı gibi.Söylenen kelimelerin,beraber dinlenen şarkıların o an ki kadar mutlu edemeyeceğini biliriz.Çünkü onlarda kendilerine aittirler.Aynı şeyleri bir başkasıyla yaşayamazsınız.Yaşadığınızı zannedersiniz ama bu imkansızdır.Her insan farklı bir dünya.Farklı bir umut ışığı.Farklı bir söz.Farklı bir ezgidir.
Hayat bize her seferinde gösteriyor ki doğruyu bilmeden gerçeğin aslını,nedenini sorgulamadan etrafımızda olanları olağanmış gibi kabul etmek bizi insanlıktan çok makineleşmiş,ruhsuz bir varlığa dönüştürüyor.Hep dediğim gibi yarın neler olacağını bilmiyoruz o yüzden şu an ne yapılması gerekiyorsa,neyin oluşundan haz etmiyorsak ona yönelelim.Çünkü hayat kazanılması gereken bir savaştır.Burada gerçekten kazananlar yalnızca doğru bildikleri uğruna gereken tüm mücadeleyi verenlerdir.
'' Sana bir sürü şey yazarım,bıkmadan usanmadan.Ama önce bir sorum olacak,beni neden üzüyorsun?''. Kırgınım.Yaşananlara,sevdiklerime,hissettiklerime.İstemediğim halde günün aymasına,korktuğum halde havanın kararmasına.Sinirlenince söyleyemediğim sözlere,istemsiz yaşaran göz yaşlarıma.En çokta kalpten sevdiklerime,yer verdiklerime kırgınım.Sustuğumda anlayamadıkları her cümleme,ağladığımda boğazımda sıra sıra dizilen dizeleri dinlemeyişlerine.Çekip gidişimi korkakça buluşlarına kırgınım.Destek olmayışlarına,yalnız olduğumu hatırlatışlarına.Her  kendimle kaldığımda ki öfkeme,kendime laf geçiremeyişime,zaaflarıma...